İlkokul çocuklarının sağlıklı bir şekilde eğitim hayatlarına devam etmesinin önündeki en büyük engel, saldırganlık. 5 ila 10 yaş arası çocuklarında gözlenmeye başlanan saldırgan davranışlar okul hayatlarını riske atmaktadır. Bir uyum sorunu haline gelen bu durum çocuğun akranlarıyla ve öğretmenleriyle olan ilişkilerini de oldukça etkilemektedir. Bu sorunu yaşayan çocuklar okul içerisinde dışlanarak yalnız bırakılmakta ve etiketlenerek başarısız gösterilmektedir. Psikososyal açıdan bakıldığında eğer bir iyileştirme çabasına girilmezse bu çocukların ileriki yaşantılarında da benzer problemler yaşayacağı öngörülmektedir.
Saldırganlık genel olarak başkalarına zarar verme amacıyla yapılan sözel ve fiziksel eylemlerdir. Her toplumda ve yaş grubunda görülmektedir. Saldırganlığın ortaya çıkışı pek çok nedene bağlı olabilir ancak umutsuzluğa kapılmaya gerek yoktur çünkü önlenmesi mümkün bir uyum sorunudur. Önlenmeye çalışılan saldırganlık hem yetişkinlerden çocuklara yönelik olan hem de çocukların kendi arasında meydana gelen eylemlerdir. Çocuk üzerindeki olumsuz etkileri için mutlaka psikolojik destek alınmalıdır.
Saldırganlık kendini farklı boyutlarda sunabilir. Bunlardan biri fiziksel ya da sözel olarak direkt eylemlerde bulunulan türdür. Çocuk arkadaşlarını iter, çekiştirir, vurur, ısırır ya da psikolojik olarak incitici, aşağılayıcı söylemler ile zarar verir. Bile isteye karşısındaki kişiye acı çektirmek, canını yakmak için davrandığı gibi daha pasif bir şekilde yalnızca arkadaşının işlerini engelleyerek, onun amacına ulaşmasını sabote ederek de bir saldırganlık sergileyebilir. Doğrudan ve dolaylı olarak da gerçekleştirilen saldırganlık sonucu maalesef ki çocuklarda telafisi mümkün olmayan hasarlar ve yaralanmalar oluşmaktadır. Bu nedenle kesinlikle müdahale edilip önlenmesi gereken sorunların başında yer alır. Çünkü henüz itme, vurma, küfür gibi basit düzeyde ortaya çıkan eylemlere uygun şekilde müdahale edilmezse zamanla boyut değiştirerek çete kavgalarına, kesici-delici alet kullanmaya, zorbalık içeren faaliyetlerde bulunmaya ulaşabilir.
Saldırganlığın kişinin kendi ihtiyaçlarının karşılanma isteklerinin engellenmesi sonucu ortaya çıktığını söylemek yanlış olmaz. Yani hayal kırıklığına uğrayan çocuk saldırganlaşır. Çevresinden öğrendiği, gözlemlediği şekilde olay ve davranışları taklit eden çocuk kendisinde ve saldırdığı kişilerde kalıcı hasarlar bırakır. Saldırganlığı önce bir problem çözme aracı olarak benimser ve ardından isteklerini elde etmek, engellenmeyle başa çıkmak gibi başka nedenlerde de saldırgan davranışlar sergileyebilir.
Bu sorunların zamanla, kendiliğinden geçmesini beklerken aksine gelişim dönemi etkileriyle de zaman, saldırganlığı kalıcı hale getirebilir. Bu nedenle sağlıklı baş etme yöntemleri öğrenemeyen çocuk her sorununu saldırganlıkla çözmeye çalışır ve ortaya çıkan sonuçlarla akran ilişkileri olumsuz etkilenir. Üstelik arkadaşları tarafından dışlanıp, yalnız bırakılan çocuklar duydukları öfkeyle saldırganlıkların şiddetini de artırabilir. Çocukluk döneminde kendini gösteren bu uyum sorunlarına uzman desteği ile müdahale edilmezse sonraki dönemlerde yaşanacak şiddet, antisosyal davranışlar ve suç işlemeye yatkınlık riskleri artacaktır.
Comments